''save'' ile ilgili en çok kullanılan 50 fiiller listesi
08.05.2025 17:23:05

save time – zaman kazandırmak
👉 This app helps me save time every day.
⤷ Bu uygulama her gün bana zaman kazandırıyor.
save money – para biriktirmek / tasarruf etmek
👉 I’m trying to save money for a new car.
⤷ Yeni bir araba için para biriktirmeye çalışıyorum.
save energy – enerji tasarrufu yapmak
👉 Turn off the lights to save energy.
⤷ Enerji tasarrufu için ışıkları kapat.
save water – su tasarrufu yapmak
👉 Take shorter showers to save water.
⤷ Su tasarrufu için daha kısa duş al.
save space – yer kazandırmak
👉 This vacuum bag saves space in the closet.
⤷ Bu vakumlu çanta dolapta yer kazandırıyor.
save fuel – yakıt tasarrufu yapmak
👉 Driving slowly can save fuel.
⤷ Yavaş sürmek yakıt tasarrufu sağlayabilir.
save yourself – kendini kurtar
👉 Jump out and save yourself!
⤷ Atla ve kendini kurtar!
save data – veri kaydetmek / korumak
👉 Make sure you save your data before exiting.
⤷ Çıkmadan önce verilerinizi kaydettiğinizden emin olun.
save your work – çalışmayı kaydetmek
👉 Don’t forget to save your work regularly.
⤷ Çalışmanızı düzenli olarak kaydetmeyi unutmayın.
save progress – ilerlemeyi kaydetmek
👉 The game saves progress automatically.
⤷ Oyun ilerlemeyi otomatik olarak kaydediyor.
save a life – bir hayat kurtarmak
👉 CPR can save a life.
⤷ Kalp masajı bir hayat kurtarabilir.
save someone from danger – birini tehlikeden kurtarmak
👉 He saved the dog from danger.
⤷ Köpeği tehlikeden kurtardı.
save face – itibarını kurtarmak
👉 He apologized to save face.
⤷ İtibarını kurtarmak için özür diledi.
save the day – günü kurtarmak
👉 The backup team arrived just in time to save the day.
⤷ Yedek ekip tam zamanında gelip günü kurtardı.
save one’s reputation – itibarını korumak
👉 She acted quickly to save her reputation.
⤷ İtibarını korumak için hızlı davrandı.
save someone’s soul – birinin ruhunu kurtarmak
👉 He believed he could save her soul.
⤷ Onun ruhunu kurtarabileceğine inanıyordu.
save someone from themselves – birini kendinden korumak
👉 Sometimes we need to save people from themselves.
⤷ Bazen insanları kendilerinden korumamız gerekir.
save your breath – boşuna konuşma
👉 Just save your breath, he won't listen.
⤷ Boşuna konuşma, seni dinlemeyecek.
save someone a seat – birine yer ayırmak
👉 I’ll save you a seat near the front.
⤷ Önlerde sana bir yer ayıracağım.
save the best for last – en iyisini sona saklamak
👉 I always save the best for last.
⤷ En iyisini hep sona saklarım.
save a document – belgeyi kaydetmek
👉 Don’t forget to save the document.
⤷ Belgeyi kaydetmeyi unutma.
save a file – dosya kaydetmek
👉 Please save the file to the desktop.
⤷ Lütfen dosyayı masaüstüne kaydet.
save changes – değişiklikleri kaydetmek
👉 Click “OK” to save changes.
⤷ “Tamam”a tıklayarak değişiklikleri kaydedin.
save a copy – bir kopyasını kaydetmek
👉 Always save a copy before editing.
⤷ Düzenlemeden önce her zaman bir kopyasını kaydet.
save settings – ayarları kaydetmek
👉 You must click “Apply” to save settings.
⤷ Ayarları kaydetmek için “Uygula”ya tıklamalısınız.
save a contact – kişiyi kaydetmek
👉 I saved your contact on my phone.
⤷ Numaranı telefonuma kaydettim.
save to cloud – buluta kaydetmek
👉 This photo was saved to the cloud.
⤷ Bu fotoğraf buluta kaydedildi.
save login info – giriş bilgilerini kaydetmek
👉 Chrome can save your login info.
⤷ Chrome giriş bilgilerini kaydedebilir.
save bandwidth – bant genişliği tasarrufu yapmak
👉 Use low-res images to save bandwidth.
⤷ Bant genişliği tasarrufu için düşük çözünürlüklü görseller kullanın.
save a version – bir sürüm kaydetmek
👉 Let’s save a version before finalizing.
⤷ Son halini vermeden önce bir sürüm kaydedelim.
save a date – tarihi not etmek
👉 Save the date for my wedding!
⤷ Düğünüm için tarihi not et!
save a message – mesajı kaydetmek
👉 I saved her last voice message.
⤷ Onun son sesli mesajını kaydettim.
save a phone number – numarayı kaydetmek
👉 Did you save my number?
⤷ Numaramı kaydettin mi?
save a seat – koltuk ayırmak
👉 I’ll save you a seat at the concert.
⤷ Konserde sana koltuk ayıracağım.
save energy for later – sonra için enerji saklamak
👉 You should save your energy for the meeting.
⤷ Enerjini toplantı için saklamalısın.
save dessert for last – tatlıyı sona bırakmak
👉 I always save dessert for last.
⤷ Tatlıyı hep sona bırakırım.
save for retirement – emeklilik için biriktirmek
👉 I’ve started to save for retirement.
⤷ Emeklilik için para biriktirmeye başladım.
save for a rainy day – kötü günler için biriktirmek
👉 I always save some money for a rainy day.
⤷ Kötü günler için her zaman biraz para biriktiririm.
save a voice note – ses kaydını saklamak
👉 I saved his voice note as a memory.
⤷ Onun ses kaydını bir hatıra olarak sakladım.
save old photos – eski fotoğrafları korumak
👉 My grandma still saves old photos in albums.
⤷ Büyükannem hâlâ eski fotoğrafları albümlerde saklar.
save a tree – ağaç kurtarmak
👉 Save a tree, read online.
⤷ Bir ağaç kurtar, çevrimiçi oku.
save a relationship – ilişkiyi kurtarmak
👉 Can love save a relationship?
⤷ Sevgi bir ilişkiyi kurtarabilir mi?
save a failing company – iflas etmekte olan şirketi kurtarmak
👉 They tried to save the company from closing.
⤷ Şirketin kapanmasını engellemeye çalıştılar.
save the file as... – farklı kaydetmek
👉 Save the file as PDF, please.
⤷ Lütfen dosyayı PDF olarak kaydet.
save on costs – masraflardan tasarruf etmek
👉 Outsourcing helps save on costs.
⤷ Dış kaynak kullanımı masrafları azaltır.
save someone’s job – birinin işini kurtarmak
👉 His quick thinking saved her job.
⤷ Onun hızlı düşünmesi işini kurtardı.
save yourself the trouble – zahmete girmemek
👉 Just take a cab and save yourself the trouble.
⤷ Taksiye bin ve zahmete girme.
save for later – sonra için saklamak
👉 I’ll save this article for later.
⤷ Bu makaleyi sonra için saklayacağım.
save a password – şifre kaydetmek
👉 Do you want Chrome to save your password?
⤷ Chrome şifreni kaydetsin mi?
save the world – dünyayı kurtarmak
👉 Superheroes always try to save the world.
⤷ Süper kahramanlar her zaman dünyayı kurtarmaya çalışır.
“Start where you are. Use what you have. Do what you can.”
Neredeysen oradan başla. Neyin varsa onu kullan. Elinden geleni yap.