Geri Dön

ingilizcede deyimlerin fiillerde karşılığı

Genel

08.06.2025 12:25:54

ingilizcede deyimlerin fiillerde karşılığı - SPEAXON Blog Görseli
"Broaden one's horizons" (Ufkunu genişletmek): Yeni kültürleri tanımak

Break the iceinitiate → ortamı yumuşatmak → başlatmak


Hit the booksstudy → ders çalışmak → çalışmak


Pull someone's legtease → birini kandırmak → şaka yapmak / takılmak


Spill the beansreveal → sırrı açıklamak → açığa vurmak


Blow off steamrelax → stres atmak → rahatlamak


Kick the bucketdie → ölmek (argo) → ölmek


Bite the bulletendure → dişini sıkmak → katlanmak / dayanmak


Call it a daystop → işi bitirmek → bırakmak / durmak


Cut to the chasefocus → sadede gelmek → odaklanmak / doğrudan söylemek


Face the musicaccept → cezayla yüzleşmek → kabullenmek


Get cold feethesitate → son anda vazgeçmek → tereddüt etmek


Go the extra mileexcel → fazladan çaba göstermek → mükemmelleşmek / üstün olmak


Hit the sacksleep → yatmak → uyumak


Let the cat out of the bagconfess → sırrı açığa vurmak → itiraf etmek


Miss the boatmiss → fırsatı kaçırmak → kaçırmak


Play it by earimprovise → doğaçlama yapmak → doğaçlamak


Put all your eggs in one basketrisk → tüm umudu bir şeye bağlamak → risk almak


Throw in the towelquit → pes etmek → vazgeçmek / bırakmak


Turn a blind eyeignore → görmezden gelmek → görmezden gelmek


Under the weatherfeel ill → hasta gibi hissetmek → rahatsız hissetmek


Beat around the bushavoid → lafı dolandırmak → kaçınmak


Break downcollapse → çökmek, duygusal olarak yıkılmak → yıkılmak / çökmek


Catch someone red-handedcatch → suçüstü yakalamak → yakalamak


Drop the ballfail → hata yapmak → başarısız olmak


Fish for complimentsseek → iltifat beklemek → aramak / istemek


Hold your tonguerestrain → susmak → kendini tutmak


Jump the gunrush → erken davranmak → acele etmek


Leave no stone unturnedsearch → her yolu denemek → aramak / incelemek


Look down ondisdain → küçümsemek → hor görmek


Make ends meetsurvive → geçinmek → geçinmek / idare etmek


Pass the buckblame → suçu başkasına atmak → suçlamak


Put yourself in someone’s shoesempathize → empati kurmak → empati yapmak


Rain on someone’s paraderuin → birinin keyfini kaçırmak → bozmak / mahvetmek


Rock the boatdisturb → huzuru bozmak → sarsmak / bozmak


Shoot yourself in the footsabotage → kendi işini zorlaştırmak → sabote etmek


Sit on the fencehesitate → kararsız kalmak → ikilemde kalmak


Sleep on itdelay → bir karar için uyuyup düşünmek → ertelemek


Steal the showstand out → tüm ilgiyi üzerine çekmek → öne çıkmak


Stick your nose intointerfere → burnunu sokmak → karışmak


Sweep under the rugignore → görmezden gelmek → üzerini örtmek


Bend over backwardshelp → yardım etmek için çırpınmak → yardım etmek


Cry over spilled milkregret → geçmişe üzülmek → pişman olmak


Draw the linelimit → bir sınır koymak → sınır koymak


Eat your wordsadmit → söylediklerini geri almak → kabul etmek


Fall through the cracksfail → gözden kaçmak → başarısız olmak / unutulmak


Get the ball rollingstart → bir şeyi başlatmak → başlamak


Go down in flamesfail → büyük bir şekilde başarısız olmak → çökmek / batmak


Have a blastenjoy → çok keyif almak → eğlenmek


Hold your horseswait → biraz beklemek → beklemek / sabretmek


Jump on the bandwagonjoin → modaya uymak → katılmak / uymak


Keep an eye onmonitor → göz kulak olmak → izlemek / gözetmek


Let sleeping dogs lieavoid → karıştırmamak, açmamak → kaçınmak


Make a mountain out of a molehillexaggerate → abartmak → abartmak


Open a can of wormscomplicate → işleri karıştırmak → karmaşıklaştırmak


Pull the plugcancel → iptal etmek → sonlandırmak


Put your foot downinsist → kararlı davranmak → ısrar etmek / diretmek


Set the record straightclarify → doğruyu açıklamak → açıklığa kavuşturmak


Take something with a grain of saltdoubt → şüpheyle yaklaşmak → şüphe etmek


Twist someone’s armpersuade → ikna etmek → zorlamak / ikna etmek


Weather the stormsurvive → zorlukları atlatmak → dayanmak / aşmak


Break someone's hearthurt → kalbini kırmak → incitmek


Catch someone’s eyeattract → dikkatini çekmek → çekmek / cezbetmek


Clam upstay silent → susmak → konuşmamak / sessiz kalmak


Come cleanconfess → itirafta bulunmak → itiraf etmek


Cut cornerscheat → kolay yoldan gitmek → kısmak / kestirmeden gitmek


Dig your heels inresist → direnmek → karşı koymak


Drop a hintsuggest → ima etmek → önermek / ima etmek


Fall head over heelslove → delicesine âşık olmak → âşık olmak


Figure it outsolve → çözmek → çözüm bulmak


Follow in someone’s footstepsimitate → izinden gitmek → takip etmek / örnek almak


Get a gripcontrol → kendine hâkim olmak → kontrol etmek


Give someone a hard timeannoy → zorluk çıkarmak → rahatsız etmek / zorlamak


Hang in therepersist → dayanmak → sabretmek / devam etmek


Hit rock bottomcollapse → dibe vurmak → çökmek


Keep your chin upstay strong → güçlü kalmak → morali yüksek tutmak


Laugh your head offlaugh → katıla katıla gülmek → gülmek


Let off steamrelease → içini dökmek → rahatlamak / boşaltmak


Move heaven and earthtry → her yolu denemek → çabalamak


Pick up the piecesrecover → toparlanmak → iyileşmek / yeniden başlamak


Put words in someone’s mouthmisrepresent → yanlış aktarmak → çarpıtmak


Raise eyebrowsshock → şaşırtmak → şok etmek / şaşırtmak


Rub salt in the woundaggravate → yaraya tuz basmak → kötüleştirmek


Sink or swimsurvive → ya başar ya bat → hayatta kalmak


Skate on thin icerisk → tehlikeye girmek → risk almak


Stick to your gunspersist → fikrinde ısrarcı olmak → inat etmek / sürdürmek


Sweep someone off their feetimpress → birini etkilemek → büyülemek


Take the plungedecide → cesur bir karar almak → karar vermek / adım atmak


Talk the talkpretend → sadece konuşmak → mış gibi yapmak


Throw a fitrage → öfke nöbeti geçirmek → çıldırmak / sinirlenmek


Tie the knotmarry → evlenmek → evlenmek


Turn the tablesreverse → durumu tersine çevirmek → tersine çevirmek


Walk on eggshellsbe cautious → dikkatli davranmak → dikkat etmek / temkinli olmak


Wash your hands of somethingdisown → sorumluluğu üstünden atmak → iliğini kesmek / elini çekmek


Wear your heart on your sleeveexpress → duygularını açıkça göstermek → ifade etmek


Work against the clockhurry → zamana karşı yarışmak → acele etmek / hızlanmak


Bite off more than you can chewoverdo → boyundan büyük işe kalkışmak → fazla yüklenmek


Call the shotscontrol → kontrolü elinde tutmak → emir vermek / yönlendirmek


Fly off the handleexplode → birden parlamak → patlamak / öfkelenmek


Get the hang of itlearn → kavramak → öğrenmek


Let bygones be bygonesforgive → geçmişi affetmek → affetmek / unutmak